emitting, or appearing to emit, blood or sap, etc

listen to the pronunciation of emitting, or appearing to emit, blood or sap, etc
Englisch - Türkisch

Definition von emitting, or appearing to emit, blood or sap, etc im Englisch Türkisch wörterbuch

bleeding
kanama

Bir kaza oldu. Bir adam yaralandı. Aşırı kanaması var. - There's been an accident. A man is hurt. He's bleeding badly.

Kanamayı durdurmak için bir şey yapılmalı - Something has to be done to stop the bleeding.

bleeding
{s} allah'ın cezası
bleeding
(Dilbilim) aksatıcı
bleeding
suverme
bleeding
kanayarak
bleeding
letans
bleeding
(Otomotiv) kapalı bir sistemden hava
bleeding
{f} kana

Kanamayı durdurmak için yara üstüne baskı uygula. - Put pressure on the wound to stop the bleeding.

Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu. - A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding.

bleeding
kanatma
bleeding
(Havacılık) yayılma
bleeding
kanama,n.kanama: v.kana: prep.kanayarak
bleeding
(konuşma dili) kör olası, Allahın belası
bleeding
{i} havasını alma
bleeding
{i} regl
bleeding
kanlı
bleeding
{s} İng., k.dili. kör olası
bleeding
{s} lanet
bleeding
{s} kanayan

Tom yerde yatan, kurşun yaraları kanayan iki adam gördü. - Tom saw two men lying on the floor, bleeding from gunshot wounds.

Englisch - Englisch
bleeding