emin olmayan

listen to the pronunciation of emin olmayan
Türkisch - Englisch
unsafe
unsure

A sure friend is seen in an unsure matter. - Bir emin arkadaş emin olmayan bir meselede görünür.

uncertain
unconvinced
emin ol
you bet
emin ol
be advised
emin ol
made sure of
emin ol
make sure

One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching. - Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.

I must make sure whether he is at home or not. - Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.

emin ol
make sure of

You should make sure of the fact without hesitation. - Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.

We'll make sure of it. - Bundan emin olacağız.

emin ol
be sure

Be sure to turn off the gas before you go out. - Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.

Be sure to put out the light before you go out. - Dışarı çıkmadan önce ışığı söndürdüğünüzden emin olun.

emin ol
ensure
emin ol
Believe me
emin olmayan
Favoriten