Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
- Invité a veinte personas a mi fiesta pero ninguno de ellos vino.
Onların on iki çocuğu var.
- Ellos tienen doce hijos.
Onlarla ne yapacağınıza siz karar verin.
- Lo que quieras hacer con ellos es asunto tuyo.
Onlarla poker oynuyor.
- Juega al póquer con ellos.
Gerçekten onlara güvenmiyorum.
- Realmente no confío en ellos.
Onlara güvenmek zorundayız.
- Tenemos que confiar en ellos.
Onlardan biri bir casus.
- Uno de ellos es un espía.
İnsanların dedikoduyu sevmediği tek zaman dedikoduda onlardan bahsedildiği zamandır.
- La única vez que a la gente no le gusta el chisme es cuando el chisme se refiere a ellos.