There was some fifties music playing on the radio.
- Radyoda çalan ellilerin bir müziği vardı.
The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
- Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
He only listens to rock bands from the fifties.
- O sadece ellili yılların rock gruplarını dinler.
In his forties and fifties, a man is still a toddler.
- Bir adam kırklı ve ellili yaşlarında hala yürümeye başlayan bir çocuktur.