Türkisch - Englisch
Definition von elemle im Türkisch Englisch wörterbuch
- sorrowful
- Of a person, full of sorrow; exhibiting sorrow; sad; dejected; distressed
- Producing sorrow; exciting grief; mournful; lamentable; grievous
sorrowful accident.
- {a} expressing grief, mournful, sad, dull
- Producing sorrow; exciting grief; mournful; lamentable; grievous; as, a sorrowful accident
- experiencing or marked by or expressing sorrow especially that associated with irreparable loss; "sorrowful widows"; "a sorrowful tale of death and despair"; "sorrowful news"; "even in laughter the heart is sorrowful"- Proverbs 14: 13
- Sorrowful means very sad. His father's face looked suddenly soft and sorrowful. very sad
- Filled with, affected by, causing, or expressing sorrow
- {s} full of sorrow, sad, regretful; expressing sorrow or grief; distressing, causing grief and sadness
- Full of sorrow; exhibiting sorrow; sad; dejected; distressed
- elem
- passion
- elem
- sorrowful
- elem
- (Ticaret) disutility
- elem
- excruciate
- elem
- cross
- elem
- anguish
- elem
- torment
- elem
- suffering
- elem
- anguish, mental suffering
- elem
- dolour [Brit.]
- elem
- dolor
- elem
- pain
- elem
- sorrow, grief, distress, pain, anguish
- elem
- torture
- elem
- grief
- elem
- {i} dolour
- elem
- afflict
- elem
- throe
- elem
- smart
- elem
- sting
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von elemle im Englisch Englisch wörterbuch
- elem
- basic, fundamental
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von elemle im Türkisch Türkisch wörterbuch
- ELEM
- (Osmanlı Dönemi) Ağrı. Acı. Keder. Sancı. Dert. Gam. Kaygı.Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir. Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar. Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeye başlarlar. Bir meded bir yardım için müsterhimane tabiata ve anâsıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır. Ecram-ı semaviyeden istimdat et
- elem
- Acı, üzüntü, dert, keder
- elem
- üzüntü, kaygı
- elem
- Acı, üzüntü
- elem
- (Osmanlı Dönemi) ağrı, acı, keder, dert, gam, kaygı, üzüntü, sıkıntı, acı