eldivenli

listen to the pronunciation of eldivenli
Türkisch - Englisch
gloved
having the hands covered with gloves
A gloved hand has a glove on it. wearing a glove
{s} wearing gloves; having the hands covered with gloves
wearing gloves
past of glove
eldiven
{i} glove

I put my gloves on inside out by mistake. - Yanlışlıkla eldivenlerimi ters yüz giydim.

A pair of leather gloves is a must when you work with these machines. - Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.

eldiven
(Tekstil) gloves

Their gloves are not in pairs. - Onların eldivenleri çift değil.

A pair of leather gloves is a must when you work with these machines. - Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.

eldiven
mitten

I made you a pair of mittens. - Sana bir çift eldiven yaptım.

These alpaca wool mittens are soft and warm. - Bu alpaka yün eldiven yumuşak ve sıcak.

eldiven
gauntlets
eldiven
(parmakları birleşik) mitt
eldiven
(iş) gantlet
eldiven
boxing glove
Türkisch - Türkisch
Eldiveni olan
Eldiven
glove
Eldiven
ellik
Eldiven
tatman
Eldiven
(Osmanlı Dönemi) KUFFAZ
eldiven
Dış etkilerden korumak için ele giyilen kumaş, deri veya kauçuktan yapılan el giysisi
eldivenli
Favoriten