No other contestant has obtained such a remarkable achievement.
- Başka hiçbir yarışmacı böyle dikkat çekici bir başarı elde etmedi.
She succeeded in getting what she wanted.
- İstediğini elde etmeyi başardı.
Tom succeeded in getting the truth from Mary.
- Tom Mary'den gerçeği elde etmeyi başardı.
If you want to achieve the kind of success that I think you do, then you'll have to study harder.
- Yaptığını sandığım başarı türünü elde etmek istiyorsan, öyleyse daha çok çalışmak zorunda kalacaksın.
It's almost impossible to achieve.
- Elde etmek neredeyse imkânsızdır.
If you want to get something in life, you should go against the flow.
- Hayatta bir şey elde etmek istiyorsanız, akıntıya karşı yüzmelisiniz.
Tom will have only one chance to get that right.
- Tom'un o hakkı elde etmek için sadece bir şansı olacak.
It was easy to obtain.
- Onu elde etmek kolaydı.
Brokers struggling to make a profit don't always play by the book.
- Kâr elde etmek için mücadele eden komisyoncular her zaman kitabına göre oynamıyorlar.
It is still possible to make a profit when prices are falling.
- Fiyatlar düştüğünde hâlâ kâr elde etmek mümkündür.
I want to take advantage of it.
- Ondan avantaj elde etmek istiyorum.
In some ways, I envy him; he knows exactly what he wants and he's not afraid to take it.
- Bir yandan da ona imreniyorum; tam olarak ne istediğini biliyor ve onu elde etmekten çekinmiyor.
To get the full value of joy, you must have someone to divide it with.
- Tam sevinç değerini elde etmek için, onu paylaşacak birisine sahip olmalısınız.
If you want to achieve the kind of success that I think you do, then you'll have to study harder.
- Yaptığını sandığım başarı türünü elde etmek istiyorsan, öyleyse daha çok çalışmak zorunda kalacaksın.