I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
My clothes get wet so I took off them.
- Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
The girl dressed in white is his fiancée.
- Beyaz elbiseli kız onun nişanlısı.
That white dress looks good on you.
- O beyaz elbise sana yakışıyor.
I can't find my garment bag.
- Elbise çantamı bulamıyorum.
Where did you have your new suit made?
- Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?
How can you afford another suit?
- Diğer takım elbiseye gücün nasıl yetebilir?
Harry put on his robe and wizard hat.
- Harry elbisesini ve sihirbaz şapkasını giydi.
The pope appeared in his red robe.
- Papa kırmızı elbisesi ile göründü.
Tom was wearing a blue hospital gown.
- Tom mavi bir hastane elbisesi giyiyordu.
At the dance, everyone raved about my gown.
- Dansta herkes benim elbisemi övdü.
Take your clothes off, please.
- Lütfen elbiselerinizi çıkarınız.
My clothes get wet so I took off them.
- Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
Tom put away his clothes.
- Tom elbiselerini yerine koydu.
My clothes get wet so I took off them.
- Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
At the party, everyone was wearing beautiful clothes.
- Partide, herkes güzel elbiseler giyiyordu.
She was wearing an ugly dress.
- O biçimsiz bir elbise giyiyordu.
This hat goes together with the dress.
- Bu şapka elbiseye uyuyor.
The colours of her dress and shoes go well together.
- Onun elbisesinin ve ayakkabısının renkleri birlikte iyi gidiyor.
She's destroying her clothing.
- O, elbisesini mahvediyor.
Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
I came home very tired and with greasy clothes.
- Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
She wore a pirate costume for Halloween.
- Cadılar bayramı için bir korsan elbisesi giydi.