We don't know that for sure.
- Onu elbette bilmiyoruz.
I'll be there for sure.
- Elbette orada olacağım.
Certainly, my knowledge of French is limited.
- Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.
Certainly, these things are true.
- Elbette, bu şeyler doğrudur.
Surely, you can't mean that.
- Elbette, onu kastedemezsiniz.
Surely you don't believe that.
- Elbette ona inanmıyorsun.
I am against the war, of course.
- Ben, elbette, savaşa karşıyım.
Of course she passed the test.
- Elbette o testi geçti.