el ele

listen to the pronunciation of el ele
Türkisch - Englisch
(deyim) go hand in hand

Theory and practice should go hand in hand. - Teori ve pratik el ele gitmeli.

Wealth and health go hand in hand. - Servet ve sağlık el ele gider.

(Konuşma Dili) hand in glove
hand in hand with

A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him. - Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.

Fame doesn't always go hand in hand with success. - Şöhret her zaman başarı ile el ele gitmez.

(deyim) be hand in hand
hand-to-hand
hand to hand
hand in hand

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

hand in

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

I saw Jim and Mary taking a walk hand in hand in the park. - Jim ve Mary'nin parkta el ele yürüdüklerini gördüm.

el ele vermek
join forces
elele
hand by hand
el ele vermek
cooperate
el ele vermek
collaborate
el ele vermek
to join forces, to cooperate
Türkisch - Türkisch
Birbirinin elini tutarak
el ele
Favoriten