ekmekle

listen to the pronunciation of ekmekle
Türkisch - Englisch
bread
A foodstuff made by baking dough made from cereals
{n} food made of flour or meal, provisions in general
> mian bao
To coat in breadcrumbs (or cracker or other dry crumbs)
To coat with bread or cracker crumbs before cooking, usually after first dipping food into beaten egg or other liquid so crumbs will adhere
Money
informal terms for money
To cover or coat with bread crumbs alone, or to coat first with bread crumbs, then with beaten egg diluted with milk or water, and then again with bread crumbs
{f} coat in bread crumbs
n a food made from grain
To coat food with bread, cracker or other crumbs Usually the food is dipped into a liquid (beaten eggs, milk, beer, etc ) before it is coated
cover with bread crumbs; "bread the pork chops before frying them"
n roti
food made of grain, as in: I love to eat homemade soup and fresh bread
khanom pang
To spread
is food made from flour, water, and often yeast, which is made into a soft dough and baked in an oven
ekmek
plant

First of all, we have to plant all these seeds. - Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.

My mother is busy planting flowers in the garden. - Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul.

ekmek
{i} bread

This bread is very delicious. - Bu ekmek çok lezzetli.

Was there fresh bread in the box? - Kutunun içinde taze ekmek var mıydı?

ekmek
board

I ordered a new cutting board from a catalog. - Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.

ekmek
stand somebody up
ekmek
drop
ekmek
spread

I spread cheese on the slice of bread. - Ekmek dilimine peynir sürdüm.

I am spreading mustard on a slice of bread. - Bir dilim ekmek üzerine hardal sürüştürüyorum.

ekmek
husband
ekmek
caudle
ekmek
loaf

She bought a loaf of bread. - O, bir somun ekmek aldı.

Mother bought a loaf of bread. - Anne bir somun ekmek aldı.

ekmek
cultivate
ekmek
bread and butter

Some bread and butter. - Biraz ekmek ve tereyağı.

He likes bread and butter. - O ekmek ve tereyağı seviyor.

ekmek
choke off
aklını peynir ekmekle yemek
Get out of one's mind, get crazy, lose mind, go nuts
ekmek
sow
ekmek
{f} tame
ekmek
of bread
ekmek
slang to land, give (someone) (a sock, a blow)
ekmek
slang to stop having anything to do with (someone)
ekmek
to sprinkle (salt, sugar, powder, etc.) on
ekmek
sprinkle
ekmek
to sow, to plant; to spread, to sprinkle; to give sb the slip, to drop, to ditch; to stand sb up
ekmek
slang to stand (someone) up, deliberately to fail to meet (someone)
ekmek
slang to lose (something). ekip biçmek to farm. Ekmediğin yerde biter. (Konuşma Dili) He/She keeps turning up everywhere (said of a pestiferous person). ektiğini biçmek to reap what one has sown
ekmek
slang to pass, overtake, leave (someone, something) behind, outdistance
ekmek
set
ekmek
(tohum) broadcast
ekmek
slang to blow, waste, throw (money) away
ekmek
crop
ekmek
slang to get away from (someone) (with a pretense)
ekmek
set out
ekmek
inseminate
ekmek
to sow, plant
ekmek
the staff of life
ekmek
muffin
Türkisch - Türkisch

Definition von ekmekle im Türkisch Türkisch wörterbuch

ekmek
Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak: "Lâle ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler."- H. Taner
Ekmek
nan
Ekmek
(Osmanlı Dönemi) HUBZ
Ekmek
(Osmanlı Dönemi) EBU CABİR
Ekmek
(Osmanlı Dönemi) MA'NE
Ekmek
nanıaziz
ekmek
İnsanı geçindirecek iş, kazanç
ekmek
Boşuna harcamak, ziyan etmek
ekmek
Yarışta geçmek
ekmek
Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
ekmek
Toprağı ekip biçmek için kullanmak
ekmek
Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
ekmek
Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
ekmek
Yemek, aş: "Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse."- T. Buğra
ekmek
Çeşitli tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, saçta veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek: "Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş."- Y. Z. Ortaç. İnsanı geçindirecek iş, kazanç: "Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi."- N. Cumalı
ekmek
Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
ekmek
Yemek, aş
ekmek
Serpmek
ekmek
Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek: "Çıplak bir alan, çevre okulları öğrencilerinin eliyle ektiği bin çam fidanı ile şenleniverdi."- H. Taner
ekmek
Çeşitli tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, saçta veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek
ekmek
Toprağı ekip biçmek için kullanmak: "Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor."- M. Ş. Esendal
ekmekle
Favoriten