eklenen

listen to the pronunciation of eklenen
Türkisch - Englisch
(Tıp) intercurrent
further
add-on
addend
appendant
eklenen görev
(Bilgisayar) added task
eklenen metin
(Bilgisayar) inserted text
eklenen tutanak
(Bilgisayar,Teknik) addition record
eklenen (ses)
epenthetic
eklenen filtrasyon
(Tıp) added filtration
ekle
(Bilgisayar) ins

Insects are arthropods. - Haşereler eklem bacaklıdır.

I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment. - Benim kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.

ekle
(Bilgisayar) appendto
ekle
(Bilgisayar) inject
ekle
annex

Any translation is an annexation. - Herhangi bir çeviri bir eklemedir.

ekle
(Bilgisayar) append
ekle
(Bilgisayar) insertion
ekle
(Bilgisayar) include

I've included a visitor's application. - Bir ziyaretçinin başvurusunu ekledim.

If you want to include other information, please let us know. - Başka bilgi eklemek istersen lütfen bize bildir.

ekle
(Bilgisayar) add to

Is there still something to add to his explanation? - Hala bu açıklamaya eklenecek bir şey var mı?

A good head and a good heart are always a formidable combination. But when you add to that a literate tongue or pen, then you have something very special. - İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil ya da kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.

ekle
(Bilgisayar) attach

Don't forget to attach your photo to the application form. - Başvuru formuna fotoğraf eklemeyi unutma.

I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment. - Benim kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.

ekle
(Bilgisayar) append to
en son eklenen
(Ticaret) marginal
ekle
{f} enclosed

I have enclosed your order form. - Sipariş formunuzu ekledim.

She enclosed a little dark chocolate in her valentine. - O sevgililer gününde biraz koyu çikolata ekledi.

ekle
tot up
ekle
{f} adding

Adding comments makes reading the code easier. - Yorum eklemek şifreyi okumayı daha kolay hale getirir.

Adding comments makes it easier to read the code. - Yorum eklemek kodu okumayı daha kolay hale getirir.

ekle
{f} tot
ekle
tack on
ekle
{f} add on

Add one teaspoon of paprika. - Bir çay kaşığı kırmızı biber ekle.

ekle
{f} enclosing
ekle
{f} added

You can get it at the courthouse, the clerk added. - Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.

I'll be back in a minute, he added. - Bir dakika içinde döneceğim,diye ekledi.

ekle
add up to
ekle
{f} add

Don't add sentences from copyrighted sources. - Telifli kaynaklardan cümleler eklemeyin.

Add a little more pepper. - Biraz daha biber ekle.

ekle
{f} affix
ekle
{f} add#on
ekle
augment
benzine eklenen katkı maddesi
(Jeoloji) anti-knock
ekle
totup
ekle
affixed
ekle
splice

Could you splice these two pieces of rope together for me? - Bu iki parça ipi benim için birbirine ekler misin?

It's hard to splice the two fragments together. - İki bölümü birlikte eklemek zordur.

ekle
insert
ekle
tot#up
karara bağlanmış dosyaya eklenen not
syllabus
kitaba eklenen boş sayfa
interleaf
kitap başına eklenen sayfalar
end paper
kitap sonuna eklenen sayfalar
end paper
notanın yanına eklenen ufak nota
appoggiatura
sözleşmeye gizlice eklenen madde
joker
takvime eklenen
intercalary
Türkisch - Türkisch

Definition von eklenen im Türkisch Türkisch wörterbuch

EKLE
(Osmanlı Dönemi) Bir kere doyana kadar yemek