Esperanto is an agglutinative language.
- Esperanto eklemeli bir dildir.
Do you want to install this free browser add-on?
- Bu ücretsiz tarayıcı eklentisini yüklemek ister misiniz?
Insects are arthropods.
- Haşereler eklem bacaklıdır.
Any translation is an annexation.
- Herhangi bir çeviri bir eklemedir.
Include me in your plans.
- Planlarınıza beni ekleyin.
Did you include everything you wanted to say in the text?
- Metne söylemek istediğin her şeyi ekledin mi?
Please add Tom's name to the list.
- Lütfen Tom'un adını listeye ekleyin.
Is there still something to add to his explanation?
- Hala bu açıklamaya eklenecek bir şey var mı?
The button is attached to the dress.
- Elbiseye düğme eklenmiş.
I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Benim kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.
I have enclosed your order form.
- Sipariş formunuzu ekledim.
She enclosed a little dark chocolate in her valentine.
- O sevgililer gününde biraz koyu çikolata ekledi.
Thanks for adding me on Facebook.
- Beni Facebook'ta eklediğin için teşekkür ederim.
In Esperanto, nouns end in o. The plural is formed by adding a j.
- Esperantoda, o ile biten isimler. Çoğul bir j ekleyerek oluşturulur.
Add one teaspoon of paprika.
- Bir çay kaşığı kırmızı biber ekle.
You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
- Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
You can get it at the courthouse, the clerk added.
- Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
- Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
I can add many sentences in different languages.
- Farklı dillerde bir sürü cümle ekleyebilirim.
Turkish is an agglutinating language.
It's hard to splice the two fragments together.
- İki bölümü birlikte eklemek zordur.
Could you splice these two pieces of rope together for me?
- Bu iki parça ipi benim için birbirine ekler misin?