Onlar da başkalarına adil olmalıdır.
- They should also be fair to others.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
O oldukça makul bir fiyat.
- That's a fairly reasonable price.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
- I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi?
- Tom speaks French fairly well, doesn't he?
Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi?
- Tom can dance fairly well, can't he?
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Yağmurdan sonra, güzel hava.
- After the rain, fair weather.
O bütün ülkenin en güzeliydi.
- She was the fairest in the whole land.
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.
- The teacher was very fair when she marked our exams.
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
- I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.