Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.
- Sie haben ein paar Jahre in Spanien gewohnt.
Birkaç elbiseye baktı ve en pahalı olanı seçti.
- Sie schaute ein paar Kleider an und wählte das teuerste aus.
Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
- My father bought some CDs for my birthday.
Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
- You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Etinin üzerine biraz tuz koy.
- Put some salt on your meat.
Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
- My mother bought some apples at a fruit store.
Tom bir kaç kere başını salladı.
- Tom nodded his head a few times.
Biz Tom'u ziyaret ederken geçen ay bir kaç gün Boston'daydık.
- We were in Boston last month for a few days visiting Tom.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Mary ve diğer bazı kadınlar birkaç saattir buradaydı.
- Mary and some other women were here for a few hours.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Babam bana bir çift eldiven aldı.
- Father bought me a pair of gloves.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
- Some went on foot, and others by bicycle.
Denemenin birkaç hatası var fakat bir bütün olarak çok iyi.
- Your essay has some mistakes, but as a whole it is very good.
Tom bazı çok iyi sorular sordu.
- Tom asked some very good questions.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Biz araba içinde yaklaşık 100 mil katettik.
- We covered some 100 miles in the car.
Yaklaşık üç saat önce berbat bir şey oldu.
- Something horrible happened about three hours ago.
May I ask a couple of questions?
- Kann ich ein paar Fragen stellen?
I am taking a couple of days off.
- Ich nehme mir ein paar Tage frei.
I bought a pair of shoes.
- Ich habe ein Paar Schuhe gekauft.
I bought a pair of boots.
- Ich kaufte ein Paar Stiefel.