Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- I've always wanted to own a sports car.
Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Onu kendi gözlerimle gördüm.
- I saw it with my own eyes.
Fadıl kendisinin karanlık yönünü keşfedecek.
- Fadil will discover a dark side of his own.
O kendisinin en kötü düşmanıdır.
- She is her own worst enemy.
Onların kendi çocukları olmadığı için bir kız evlat edinmeye karar verdiler.
- Since they had no children of their own, they decided to adopt a girl.
Onların kendi çocukları olmadığı için küçük bir kızı evlat edinmeye karar verdiler.
- Since they had no children of their own, they decided to adopt a little girl.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
They were all prepared for the picnic, because they had all brought their own food and plates.
If he wins, he will own you.