O, çocuklarını eğitmek için saçını süpürge etti.
- She took pains to educate her children.
Ford kötü eğitim gördü.
- Ford was poorly educated.
Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
- In the last analysis, methods don't educate children; people do.
Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom was highly educated and spoke several languages fluently.