edel

listen to the pronunciation of edel
Englisch - Türkisch

Definition von edel im Englisch Türkisch wörterbuch

generous
{s} eli açık

Tom son derece eli açık. - Tom is extremely generous.

generous
cömert

Cömert davet için teşekkür ederiz fakat misafirliğin tadını kaçırmak istemiyoruz. - Thank you for the generous invitation but we don't want to wear out our welcome.

O, rakiplerine göre cömerttir. - He is generous to his opponents.

generous
(sıfat) cömert, eli açık, yüce gönüllü, bol, zengin, verimli, bereketli
generous
{s} bol

O restorandaki porsiyonlar bol. - The portions at that restaurant are generous.

O, tanıdığım en eli bol insanlardan biridir. - She is one of the most generous people I know.

generous
generousnesscömertlik
generous
çarpan generouslycömertçe
classy
{s} şık

Tom çok şık bir adam. - Tom is a very classy guy.

Sen çok şık bir adamsın. - You're a very classy guy.

classy
{s} mükemmel

Sanırım bu mükemmel görünüyor. - I think it looks classy.

generous
{s} zengin

Zengin doğasında oynamamalısın. - You should not play on his generous nature.

generous
{s} yüce gönüllü
generous
mürüvvetli
generous
selek
generous
eliaçık
classy
{s} süper
classy
harikulade
classy
{s} zarif
generous
{s} bereketli
Deutsch - Englisch
distinguished (wine taste)
classy
nobly
generous
noble

Helium, neon, argon, krypton, xenon and radon are noble gases. - Helium, Neon, Argon, Krypton, Xenon und Radon sind Edelgase.

Noble be man, helpful and good. - Edel sei der Mensch, hilfreich und gut.

noble-minded
magnanimous (formal)
precious
sublime
lofty
Edel
high-end
Edel
precious
Lahn (Edel- und Buntmetall)
flattened wire