Türkisch - Englisch
Definition von ebed im Türkisch Englisch wörterbuch
- eternity
Eternity is a really long time.
-Ebedilik gerçekten çok uzun bir zaman.
Never knew before what eternity was made for. It is to give some of us a chance to learn German.
-Şimdiye kadar ebediyetin ne için var olduğunu bilmezdim. Aramızdan bazılarının Almanca öğrenmesine bir şans vermek içinmiş.
- A period of time which extends infinitely far into the future
- existence outside of time (compare sempiternity)
- The remainder of time that elapses after death
- {n} duration without end, perpetuity
- n The last two minutes of a football game
- A comparatively long time
- Existence without end, infinite time
- (e*ter*ni*tee): n The last two minutes of a football game
- a seemingly endless time interval (waiting)
- Eternity is time without an end or a state of existence outside time, especially the state which some people believe they will pass into after they have died. I have always found the thought of eternity terrifying
- The time that passes between a dropped cue and the next line
- cf kappa
- If you say that a situation lasted for an eternity, you mean that it seemed to last an extremely long time, usually because it was boring or unpleasant. The war continued for an eternity = age
- a state of eternal existence believed in some religions to characterize the afterlife
- The period of time that elapses after death
- time without end
- Infinite duration, without beginning in the past or end in the future; also, duration without end in the future; endless time
Türkisch - Türkisch
Definition von ebed im Türkisch Türkisch wörterbuch
- (Osmanlı Dönemi) Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak. (Bak: Beka)Aklın bir hizmetkârı ve tasvircisi olan "kuvve-i hayâliye"ye denilse ki: Sana bir milyon sene ömür ile saltanat-ı dünya verilecek, fakat âhirde mutlaka hiç olacaksın. Tevehhüm aldatmamak, nefis karışmamak şartıyla "Oh" yerine "Ah" diyecek ve teessüf edecek. Demek, en büyük fâni, en küçük bir âlet ve cihazat-ı insaniyeyi doyuramıyor. İşte bu istidattandır ki, insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmı
- (Osmanlı Dönemi) sonsuzluk