Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin!
- You may feast all night, but return to your grave before dawn!
Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin.
- You are a feast for my eyes.
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
Onun güzel sesi kulaklar için gerçek bir bayramdı.
- Her lovely voice was a real feast to the ears.
Yaşadığım sürece o bayramı unutmayacağım.
- I shan't forget that feast as long as I live.