Gelmememiz söylendiği zaman, gitmek için daha da istekli oluruz.
- When we are told not to come, we become all the more eager to go.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
- He was eager to try on the blue shirt.
Tom Mary'yi görmek için sabırsızlanıyordu.
- Tom was eager to see Mary.
Onlar seni görmek için sabırsızlanıyorlar.
- They're eager to see you.
... and I'm eager to work with all up but America ...