Definition von each(a) im Englisch Türkisch wörterbuch
- each
- her biri
Erkek kardeşlerin her birinin bir arabası var.
- Each of the brothers has a car.
Okul müdürü mezunların her birine diplomasını sundu.
- The principal presented each of the graduates with diploma.
- helping each other
- yardımlaşma
- shout at each other
- bağrışmak
- each
- {i} herbirisi
- each
- {s} her bir
O, her birimize bir dondurma ikram etti.
- She treated each of us to an ice cream.
Biletlerin her biri 1.000 yen.
- The tickets are 1,000 yen each.
- each
- {s} her, her bir. zam. her biri, tanesi. two million liras each tanesi iki milyon lira
- each other
- birbirine
İki köy birbirine bitişiktir.
- The two villages adjoin each other.
Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.
- Tom and Mary lie to each other all the time.
- each day
- her gün
- each
- her birine
Tom onların her birine bir kamera satın aldı.
- Tom bought them each a camera.
Onların her birine bir hediye aldım.
- I bought them each a present.
- each case
- her bir durum
- each dot represents
- (Bilgisayar) her nokta
- each other
- yekdiğerini
- each passing day
- her geçen gün
- each
- her
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
- How many times does the bus run each day?
Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
- Brush your teeth after each meal.
- each
- tanesi
Onların tanesi otuz dolar.
- They're thirty dollars each.
Biletlerin her biri 3 dolar veya üç tanesi 8 dolardır.
- Tickets are $3 each or three for $8.
- each
- tanesine
- each and every
- herbir ve her
- each month
- her hafta
- each of these
- bunlardan her biri
- each one
- her biri
Her biri kendi eylemlerinden sorumludur.
- Each one is responsible for his own actions.
Ben sizin her birinizi bilirim.
- I know each one of you.
- each other
- birbiri
Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
- Japan and China differ from each other in many ways.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- each other
- birbirini
Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.
- They don't know each other very well.
John ve Mary birbirini seviyordu.
- John and Mary loved each other.
- each other
- birbirlerini
Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.
- They tried to make each other look foolish.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
- each other's
- birbirlerinin
- each time
- her seferinde
Bundan her seferinde daha çok hoşlanıyorum.
- I enjoy it more each time.
Tom birkaç deneme yaptı ama her seferinde başarısız oldu.
- Tom made several tries, but failed each time.
- each year
- her yıl
- each and every one
- herkes, teker teker hepsi
- each hour
- her saat
- each of the durable solution options
- kalıcı çözüm seçeneklerden her biri
- each of them
- her biri(leri)
- each of two
- Her iki
- each of you
- her biriniz
- each one of
- her birinin
- each one, everybody, everyone
- Her biri, herkes, herkes
- each other
- birbirimizi
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
- each other's
- birbirimizin
- each side
- her iki taraf
- each time
- her zaman
- each
- (İnşaat) herbiri
- each and every accident
- (Sigorta) beher kaza başına
- each and every claim
- (Sigorta) hasar başına
- each and every loss
- (Sigorta) beher hasar başına
- each and every occurrence
- (Sigorta) beher olay başına
- each one
- her birisi
- each one of all
- her biri
- each remaining flag
- (Bilgisayar) kalan her bayrak
- each time
- her tekrarda
- each value
- her bir değer
- resemble each other
- birbirine benzemek
- bet with each other
- kırışmak
- bid against each other
- ihalede kapışmak
- fight each other
- vuruşmak
- flirt with each other
- cilveleşmek
- forty each
- kırkar
- get along well with each other
- yıldızları barışmak
- greet each other
- selamlaşmak
- helping each other
- muavenet
- helping each other
- yardım
- hug each other dearly
- sevgiyle kucaklaşmak
- hug each other warmly
- sevgiyle kucaklaşmak
- joke with each other
- cilveleşmek
- laugh at each other
- gülüşmek
- love each other
- sevişmek
- love each other
- bir birlerine sevmek
- obstinate with each other
- inatlaşmak
- offset each set
- (Bilgisayar) her kümeyi ofsetle
- ogle at each other
- kesişmek
- oppose each other
- zıtlaşmak
- price each
- birim fiyatı
- promise each other
- sözleşmek
- prompt for each new
- (Bilgisayar) her yeni için istek
- quarrel with each other
- takışmak
- resemble each other
- benzeşmek
- rub against each other
- sürtüşmek
- rubbing against each other
- sürtüşme
- scold each other
- bağrışmak
- sixty each
- altmışar
- smell each other
- koklaşmak
- three each
- üçer
- twenty each
- yirmişer
- understand each other
- anlaşmak
- whisper to each other
- fısıldaşmak
- kiss each other
- öpüşmek
- live in each other's pockets
- içtikleri su ayrı gitmemek
- run into each other
- çarpışmak
- against each other
- birbirine karşı
- at intervals of half a week each
- yarım haftanın her aralıklarla
- be at each other's throats
- (deyim) Kavga etmek, boğuşmak
- grateful for each day
- her gün için minnettar olmak
- in each
- Her birinde
- in each case
- her durumda
- in each of
- her birinde
- meeting each other
- birbirlerini toplantı
- one each
- birer
- principle that each vote is equal
- ilkesi, her oy eşit
- the two are fond of each other.
- İki birbirini sever
- to each his own
- Her biri kendi için
- to put place on top of each other
- birbiri üstüne yere koymak
- two cunning men will not try to make a dupe of each other
- (Atasözü) İki cambaz bir ipte oynamaz
- be at each other's throat
- boğuşmak
- complement each other
- birbirini tamalayan
- complementing (each other)
- birbirini tamamlama
- cross each other
- karşılaşmak
- do you know each other
- siz tanışıyor musunuz
- do you know each other
- siz tanışıyor muydunuz
- download each job
- (Bilgisayar) her bir işi yükle
- download each job
- Herbir işi yükle
- facing each other
- karşı karşıya
- four each
- dörder
- how many each
- kaçar
- i would like two prints of each
- her birinden iki kopya rica ediyorum
- in each other's arms
- kucak kucağa
- in two rows facing each other
- iki geçeli
- opposed to each other
- karşıtlaşmak
- play with each other
- oynaşmak
- playing with each other
- oynaşma
- separated from each other
- ayrı düşmek
- seven each
- yedişer
- telephoning (each other)
- telefonlaşma
- types of helping each other
- hediyeleşme türleri
- understand each other
- uyuşmak