e'en

listen to the pronunciation of e'en
Englisch - Türkisch

Definition von e'en im Englisch Türkisch wörterbuch

even
{f} eşit olarak bölüştürmek
even
{s} dengeli
even
tam (sayı)
even
de
even
hatta ve hatta
even
acısını çıkarmak
even
bile

O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil. - She is never online, even during her vacation.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

even
engebesiz
even
daha da

Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar! - Now I love you guys even more!

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti. - As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.

even
hatta

Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler. - We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded.

Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile. - There's proper etiquette for everything, even an orgy.

even
da
even
tamamıyla

Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun? - Do you even remember Tom?

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

even
{s} temkinli
even
neredeyse

Seni neredeyse hiç tanımıyorum. - I hardly even know you.

Neredeyse Tom'u hatırlamıyorum. - I barely even remember Tom.

even
{s} düz, engebesiz
even
dahi

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Biz dahi Tom'dan hoşlanmıyoruz. - We don't even like Tom.

even
düzeltmek
even
{s} başabaş
Englisch - Englisch
e'en
Favoriten