Do you have any tax-free articles?
- Vergiden muaf eşyaların var mı?
These hand-made articles differ in quality.
- Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.
I entrusted my property to the lawyer.
- Eşyamı avukata teslim ettim.
He buys and sells leather goods.
- O, deri eşyalar alır ve satar.
I purchased the goods for half price.
- Eşyaları yarı fiyatına aldım.
Tom is putting stuff in his backpack.
- Tom çantasına eşyalarını koyuyor.
Don't leave your stuff behind.
- Eşyanı geride bırakma.
Take things a little more seriously.
- Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
Please leave my things as they are.
- Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
I changed the arrangement of the furniture in my room.
- Odamdaki eşyaların yerlerini değiştirdim.
There was hardly any furniture in the house.
- Evde, neredeyse hiç eşya yoktu.
Are these all your belongings?
- Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
They are all my personal belongings.
- Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
The suspect had to lay all his personal effects on the table.
- Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
Are these your things?
- Bunlar senin eşyaların mı?
I've heard that Tom buys things on the black market.
- Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.
Brian left his belongings behind.
- Brian eşyalarını geride bıraktı.
They are all my personal belongings.
- Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.