He suggested that I accompany him to the party.
- O, partiye kadar ona eşlik etmemi önerdi.
I'd like you to accompany Tom.
- Tom'a eşlik etmeni istiyorum.
Tom escorted Mary to the door.
- Tom Mary'ye kapıya kadar eşlik etti.
Tom Jackson, a US Marshal, escorted prisoners to a state penitentiary.
- Tom Jackson, ABD polis müdürü, mahkumlara devlet cezaevine kadar eşlik etti.
Tom accompanied Mary on the guitar.
- Tom gitarda Mary'ye eşlik etti.
I accompanied her on a walk.
- Bir yürüyüşte ona eşlik ettim.