Our wives went shopping together.
- Eşlerimiz birlikte alışverişe gitti.
Husbands and wives should help each other as long as they live.
- Eşler yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.
My wife will be glad to see you, too.
- Eşim de seni görmekten memnun olacak.
My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
- Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
Pigeons stay with the same partner for life.
- Güvercinler ömür boyu aynı eşle kalırlar.
Tom was never my partner.
- Tom asla benim eşim değildi.
Tom and Mary are a good match.
- Tom ve Mary iyi bir eştirler.
He is a good match for me.
- O, benim için iyi bir eştir.
Tom's wife doesn't know Mary's husband.
- Tom'un eşi Mary'nin eşini tanımıyor.
Tom knows Mary's husband.
- Tom Mary'nin eşini tanıyor.
How much time do you spend with your spouse?
- Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
- Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.
The young couple was accompanied by a chaperone.
- Genç çifte bir hastabakıcı tarafından eşlik edildi.
Same-sex couples should be able to get married.
- Eş cinsel çiftler evlenebilmeli.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
I'm thinking of matching you against Yoshida in the race.
- Seni yarışta Yoshida'ya karşı eşleştirmeyi düşünüyorum.
Tom and Mary got matching tattoos.
- Tom ve Mary'nin eşleşen dövmeleri var.
Do you see that woman? She's my wife.
- Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
- Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
- Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
The boys and girls paired off for the dance.
- Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler.
My wife and I can't decide on names for the twins.
- Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
He is not equal to his father.
- O, babasına eşit değil.
The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π.
- Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.
When Tom told Chris he didn't like her scarf, she got rid of it.
- Tom Chris'e onun eşarbını sevmediğini söylediğinde, o ondan kurtuldu.
Her husband smokes like a chimney.
- Eşi, bir baca gibi sigara içiyor.
The ages of the two children put together was equivalent to that of their father.
- İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.
What is principle of equidistance?
- Eşit uzaklık ilkesi nedir?
It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
- Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
My dream is to be the First Lady.
- Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
Eating good isn't synonymous for eating a lot.
- İyi yemek, çok yemekle eş anlamlı değildir.
The words 'small' and 'little' are synonyms.
- Small ve little kelimeleri eş anlamlıdır.
The woodpecker is feeding its mate.
- Ağaçkakan, eşini besliyor.
Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
- Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
The old man was accompanied by his granddaughter.
- Yaşlı adama kız torunu tarafından eşlik edildi.
The old man was accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama erkek torunu tarafından eşlik edildi.
Pets offer us more than mere companionship.
- Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.
The old woman was accompanied by her grandchild.
- Yaşlı kadına torunu tarafından eşlik edildi.
The old woman was accompanied by her grandson.
- Yaşlı kadına erkek torunu tarafından eşlik edildi.
Languages are partially isomorphic.
- Diller kısmen eşyapılıdır.