I don't want to bow down to him.
- Ona boyun eğmek istemiyorum.
Tom had to duck his head to get through the doorway.
- Tom kapıdan girmek için başını eğmek zorunda kaldı.
He would not submit to his fate.
- O ,kaderine boyun eğmek istemez.
I was forced to submit to my fate.
- Ben kaderime boyun eğmek için zorlandım.
I always have to give in to him.
- Ben her zaman ona boyun eğmek zorundayım.
She usually has to give in to her big sister.
- O genellikle ablasına boyun eğmek zorunda.
I don't want to bow down to him.
- Ona boyun eğmek istemiyorum.
She usually has to give in to her big sister.
- O genellikle ablasına boyun eğmek zorunda.
I always have to give in to him.
- Ben her zaman ona boyun eğmek zorundayım.
We had to yield to their request.
- Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.
Don't tilt your chair back.
- Koltuğunu geriye eğme.
The Earth is tilted at an angle of 23.4 degrees.
- Dünya 23.4 derecelik bir açıyla eğilimlidir.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
- Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
He is inclined to be lazy.
- O tembel olmaya eğimlidir.
This house is leaning to one side.
- Bu ev bir tarafa doğru eğiliyor.
Tom was leaning on the fence.
- Tom çitin üzerine eğiliyordu.
A straight line is a trivial example of a curve.
- Düz bir çizgi bir eğrinin önemsiz bir örneğidir.
The road curves gently toward the lake.
- Yol göle doğru hafifçe eğilimlidir.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
The spiral galaxy closest to our Milky Way galaxy is Andromeda. Andromeda is over 2 million light-years away. Its central bulge and spiral arms are tilted toward us at a 15 degree angle.
- Samanyolu galaksimize en yakın sarmal gökada Andromeda'dır. Andromeda 2 milyondan fazla ışık yılı uzaklıktadır. Onun orta çıkıntısı ve spiral kolları 15 derecelik açıyla bize doğru eğiktir.
He is inclined to be lazy.
- O tembel olmaya eğimlidir.
The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
Can you touch your toes without bending your legs?
- Sen ayak parmaklarına bacaklarını eğmeden dokunabilir misin?
We will not bend to the will of a tyrant.
- Biz tiranın isteğine boyun eğmeyeceğiz.
Can you touch your toes without bending your legs?
- Sen ayak parmaklarına bacaklarını eğmeden dokunabilir misin?
I don't want to bow down to him.
- Ona boyun eğmek istemiyorum.