He is in charge of entertaining the foreign guests.
- O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
The parents try to amuse their baby with a toy.
- Ebeveynler bebeklerini bir oyuncakla eğlendirmeye çalışır.
Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
I'm bored! Then find something to do! I'm not here to entertain you.
- Sıkıldım! Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim.
The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Have fun, but don't get lost.
- Eğlenin ama kaybolmayın.
Tom looks like he's enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
It looks like Tom is enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
Don't come to school to lark around.
- Sadece eğlence için okula gelme.