The trainer gave instructions in the afternoons.
- Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
The data collected in Tyrel's research is of great value both to administrators and to educators.
- Tyrel'in araştırmasında toplanan bilgi hem yöneticiler hem de eğitimciler için çok değerlidir.
Educators should respect learners' mother tongue.
- Eğitimciler öğrencilerin ana diline saygı göstermeliler.
Education in this world disappoints me.
- Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
- Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
I think you should stick to your training schedule.
- Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
The trainer gave instructions in the afternoons.
- Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
The level of English instruction in the country is very low.
- Kırsalda İngilizce eğitimi seviyesi çok düşük.
The educational system in Japan was influenced by that in the USA.
- Japonya'daki eğitim sistemi, Amerika'dakinden etkilenmiştir.
What's your favorite educational TV program?
- En sevdiğiniz TV eğitim programı nedir?
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
Fadil paid for Layla's schooling.
- Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.
She was able to continue her education through correspondence courses.
- O, mektupla öğretim ile eğitimine devam edebildi.
Is physical education a required course?
- Beden eğitimi gerekli bir ders mi?