duygu]

listen to the pronunciation of duygu]
Türkisch - Türkisch

Definition von duygu] im Türkisch Türkisch wörterbuch

duygu
Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
duygu
Ahlaki, estetik vb
duygu
şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği
duygu
Önsezi
duygu
Ahlâki, estetik vb. şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği
duygu
Duyularla algılama, his
duygu
Kendine özgü bir ruhî hareket ve hareketlilik
duygu
Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik: "Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum, çok fenayım duygusu kapladı."- P. Safa
duygu
Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim: "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa, duygu payı da ondan az değildir."- B. Felek. Önsezi: "Yolunuzu değiştirmeniz lazım geldiğini de sezecek kadar bir duygum vardır."- A. Gündüz
oynak duygu
(Psikoloji, Ruhbilim) İstikrarsız, değişken, abartılı ve kontrolsüz duygu dışavurumu; duygu salınımları ve sinirlilik. Sıklıkla salınımlı rahatsızlık, çift kutuplu rahatsızlık, kaygı bozuklukları, bazı kişilik bozuklukları ve organik beyin sendromu gibi rahatsızlıklarda yaygın bir semptomdur
kapan duygu
Yalnız başına ilerleyen, öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık, idiopati
karşıt duygu
Bazı kişilere veya varlıklara karşı duyulan ve belirli bir sebebe dayanmayan hoşnutsuzluk durumu, antipati
Türkisch - Englisch

Definition von duygu] im Türkisch Englisch wörterbuch

duygu
emotion

She can't control her emotions. - O, duygularını kontrol edemez.

Cats show emotional habits parallel to those of their owners. - Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.

duygu
feeling

I may have hurt his feelings. - Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

He looked confident but his inner feelings were quite different. - Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.

duygu
sensation

I can't feel anything in my left foot; there's no sensation at all. - Ben sol ayağımda bir şey hissedemiyorum; hiç duygu yok.

Pain is an entirely personal sensation. - Ağrı tamamen kişisel bir duygudur.

duygu
feel

Music moves the feelings. - Müzik duyguları tahrik eder.

I may have hurt his feelings. - Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

duygu
chord
duygu
feeling, attitude
duygu
communion
duygu boşalması
affect
duygu sömürüsü
histrionics
duygu
(Pisikoloji, Ruhbilim) affect

Don't toy with her affections. - Onun duyguları ile oyun oynama.

He shows warm affection for his children. - O, çocukları için sıcak duygusal yakınlık gösteriyor.

duygu paylaşımı
fellowship
duygu sezgisi
empathy
duygu sömürüsü yapmak
emotional blackmail
duygu yoğunluğu belirtir
fever
duygu
sensation, sense reception
duygu
sensus
duygu
sentiment, bond of sentiment
duygu ortaklığı
communion
duygu ve düşünce
feelings and thoughts
duygu yanılması, yanılsama
a sense of wrong, illusion
duygu, his
emotions, feelings
Duygu
(isim) Feeling, emotion
duygu
sense

He has an acute sense of observation. - O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir.

A dog's sense of smell is much keener than a human's. - Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.

duygu
feeling, emotion; sense, sensation
duygu
sentiment

The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments. - Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.

She expressed her sentiments on the war. - Savaşla ilgili duygularını ifade etti.

duygu atfetme
(Pisikoloji, Ruhbilim) attribution of emotion
duygu açlığı
(Pisikoloji, Ruhbilim) affect hunger
duygu bloğu
(Pisikoloji, Ruhbilim) affect block
duygu boğulması
(Pisikoloji, Ruhbilim) strangulated affect
duygu engeli
affect block
duygu fantazisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) affect fantasy
duygu hezeyanı
(Pisikoloji, Ruhbilim) sensorial delirium
duygu ikilemi
ambivalance
duygu karmaşası
ambivalence
duygu karmaşası
hangup
duygu katmak
add feeling
duygu kaynaklı tutumlar
affectively based attitudes
duygu odaklı
emotion-focused
duygu odaklı başa çıkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) emotion-focused coping
duygu sömürü
emotional abuse
duygu sömürüsü
stage effect
duygu sömürüsü
emotional exploitation
duygu sömürüsü yapmak
pull out all the pathetic stop
duygu sığlığı
(Pisikoloji, Ruhbilim) blunted affect
duygu tezatlığı
ambivalance
duygu tonu
(Pisikoloji, Ruhbilim) feeling tone
duygu transpozisyonu
(Pisikoloji, Ruhbilim) transposition of affect
duygu uyandırmak
awaken a feeling in someone
duygu uyandırmak
excite a feeling in someone
duygu uyandırmak
arouse a feeling in someone
duygu vermek
give a feeling to
duygu yansıtması
(Pisikoloji, Ruhbilim) reflection of feeling
duygu yapısı
structure of feeling
duygu yüklü yazılar yazan gazeteci
sob sister
duygu çelişmesi
ambivalance
bastırılmış (duygu)
pent up
(duygu) sertlik
virulence
gerçek duygu
soul
güçlü duygu
emotion
güçlü duygu
passion
söndürülmemiş (duygu)
undamped
şiddetli (duygu)
strong
ana duygu
leitmotif, theme, plot
birincil duygu hücresi
(Hayvan Bilim, Zooloji) primary sensorial cell
cannon-bard duygu teorisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) cannon-bard theory of emotion
gizli duygu
undertone
ikincil duygu hücresi
(Anatomi) secondary sensorial cell
karşı konulamaz duygu
outpour
karşı konulamaz duygu
outpouring
ortak duygu
fellow-feeling
rahatsız eden duygu
shadow
uygunsuz duygu
(Pisikoloji, Ruhbilim) inappropriate affect
yok etmek (duygu, umut vb'ni)
quash
üzücü duygu
painful sensation