She talked on and on about her family problems.
- O, durmadan ailesinin sorunları hakkında konuştu.
She walked on and on in the rain.
- O durmadan yağmurda yürüdü.
Tom talked nonstop for three hours.
- Tom üç saat boyunca durmadan konuştu.
I'm only interested in nonstop flights.
- Ben sadece durmadan uçuşlarla ilgileniyorum.
She repeatedly said that she was innocent.
- Durmadan masum olduğunu söyledi.
I slept the whole afternoon away.
- Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
It rained three days on end.
- Üç gün durmadan yağmur yağdı.
Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.
- Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.
We're steadily moving forward.
- Durmadan ileriye gidiyoruz.
It snowed for many days together.
- Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
He stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdu.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
You've stalled the engine.
- Sen motoru durdurdun.
Why are they stalling?
- Onlar neden duruyorlar?
It snowed for many days together.
- Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.
Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum.
- I'd like to go to Takayama during festival time.