durgun

listen to the pronunciation of durgun
Türkisch - Englisch
still

Japan is still struggling to emerge from recession. - Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.

In spite of the depression, the prices of commodities are still high. - Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.

stagnant

The housing market is stagnant. - Konut piyasası durgun.

You shouldn't drink stagnant water. - Durgun su içmemelisin.

calm
standing
tranquil
(Ticaret) off-peak
ditchwater
slough
at standstill
dreamless
(Biyokimya) latent
stili
ditch-water
stock-still
at a standstill

My business is at a standstill because of the recession. - Benim iş durgunluktan dolayı işlemez halde.

untroubled
static
placid
bovine
quiet
in the doldrums
quiescent
subdued, withdrawn
flat

Jane spent a very flat weekend. - Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.

serene
inactive

The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy. - Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.

halcyon
slack
calm, quiet
depressed

The stock market is severely depressed. - Borsa ciddi biçimde durgun.

lifeless
calm, quiet, still, placid, serene; stagnant, flat, dull
unruffled
stock still
windless
settled
ditch water
sleepy
languid
airless
sluggish

He is a sluggish student. - O durgun bir öğrenci.

sedate
hushed
statical
stilly
sultry
stockstill
(Nükleer Bilimler) steady
dull
durgun (piyasa)
depressed
durgun bir halde
sleepily
durgun bir şekilde
lifelessly
durgun durum
(Ticaret) steady state
durgun faz
(Gıda,Tıp) stationary phase
durgun hava
still-air
durgun mevsim
dead season
durgun olmak
languish
durgun olmak
in the doldrums
durgun su
ditchwater
durgun süre
(Biyokimya) latent period
durgun yer
backwater
durgun su, gölet
stagnant water, ponds
durgun, sakin, hareketsiz
calm, quiet, still
Durgun sular derinden akar
Still waters run deep
durgun akarsu
(Çevre) sluggish stream
durgun alan
(Meteoroloji) stagnation area
durgun aşırı gerilim
(Elektrik, Elektronik) static over voltage
durgun basınç
(Gıda) static pressure
durgun bir şekilde (piyasa)
depressedly
durgun dengesizlik
static instability
durgun dönem
(Ticaret) off-peak period
durgun ekonomi
(Ticaret) static economy
durgun hava
still air
durgun hava bölgesi
(Havacılık) dead air region
durgun hisse senedi
(Ticaret) inactive stock
durgun kapanmak
(Ticaret) leave off flat
durgun katman
immobile layer
durgun kütle
rest mass
durgun market
(Ticaret) dull market
durgun mevsim
dead season, dull season
durgun mıknatıslar bilgisi
magnetostatics
durgun nokta
stagnant point
durgun nokta
stagnation point
durgun nokta
stationary point
durgun olma
sleepiness
durgun olma özelliği az olan
(Askeri) weakly stationary
durgun olmak
to be in the doldrums
durgun olmak
stagnate
durgun olmayan
(Askeri) nonstationary
durgun olmayan
astatic
durgun piyasa
(Ticaret) inactive market
durgun piyasa
(Ticaret) depressed market
durgun piyasa
(Ticaret) static market
durgun piyasa
(Ticaret) quiet market
durgun satış
(Ticaret) dead sale
durgun sezon
off-season
durgun su
ditch water
durgun su
dead water, stagnant water, still water
durgun su
still water

Still waters run deep. - Durgun sular derin akar.

durgun su
standing water; stagnant water
durgun su
slack water
durgun su
backwater
durgun su
slack
durgun su
dead water
durgun su
standing water
durgun su
stagnant water

You shouldn't drink stagnant water. - Durgun su içmemelisin.

durgun su rampası
(Askeri) calm water ramp
durgun tomurcuk
(Botanik, Bitkibilim) dormant bud
durgun toplum
stationary-stagnant society
durgun ve akmayan su
standing water
durgun yapmak
stagnate
ekvatoral durgun alan
the doldrums
kışdönümündeki on dört günlük durgun havalı süre
halcyon days
okyanusun ekvatora yakın durgun kısımları
the doldrums
okyanusun ekvatora yakın durgun kısımları
doldrums
piyasa durgun
the market is flat
durgun
Favoriten