Tom was in favor of aborting the mission.
- Tom görevin durdurulmasından yanaydı.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
We thought it impossible to stop him.
- Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.
- Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.
Who ended up paying the bill?
- Kim faturayı ödemeyi durdurdu?
Scientists long ago ceased to believe that the atom is the smallest unit of matter.
- Bilim adamları uzun zaman önce atomun maddenin en küçük parçası olduğuna inanmayı durdurdu.
We decided to cease financial support.
- Finansal desteği durdurmaya karar verdik.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
All traffic was halted to let the presidential motorcade pass.
- Tüm trafik, başkanlık konvoyunun geçmesine izin vermek için durduruldu.
It's important not to change or discontinue medication without seeking medical advice.
- Tıbbi yardım almadan ilacı değiştirmemek ya da durdurmamak önemlidir.
This product was discontinued due to low sales.
- Bu ürün satışlarının düşük olması nedeniyle durduruldu.
Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants
- Türk savaş gemileri yasadışı göçmenleri taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.