Hırs onu cinayete sürükledi.
- Ambition drove him to murder.
Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı.
- Tom got into the driver's seat and drove off.
O, kamyonu Dallas'a sürdü.
- He drove the truck to Dallas.
Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.
- Tom drove Mary's car to Boston.