Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Caz ölmedi, sadece komik kokuyor.
- Jazz isn't dead, it just smells funny.
Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik.
- We saw a funny program on TV.
Film kitap kadar eğlenceli değildi.
- The movie wasn't as funny as the book.
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
- There's a funny smell coming from the engine of the car.
Tom'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
- Tom had a funny look on his face.
Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
- It is funny that the mailman hasn't come yet.