This car is less fuel-hungry and more environmentally friendly.
- Bu araba az yakıt tüketir ve daha çevre dostudur.
They claim that all their products are friendly to the environment.
- Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.
True friendship is priceless.
- Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
My best friend is a book.
- Benim en iyi dostum bir kitaptır.
This house is environmentally friendly.
- Bu ev çevre dostudur.
This machine is environmentally friendly.
- Bu makine çevre dostudur.
You will never get far without the co-operation, confidence and comradeship of other men and women.
- Diğer erkeklerin ve kadınların iş birliği, güveni ve dostluğu olmadan, asla ileri gidemezsin.
Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim dostumdur.
I want to be your ally, not your enemy.
- Ben senin düşmanın değil, dostun olmak istiyorum.
Sami hanged out with his fellow fire fighters.
- Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu.
Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim dostumdur.
He is on friendly terms with her.
- Onunla dostça ilişkiler içindedir.
He gave me a piece of friendly advice.
- Bana dostça bir öğüt verdi.
Great bait, mate, I rate eight out of eight.
- Büyük yem, dostum, sekizde sekiz veriyorum.
Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate.
- Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.
The software is user friendly, so everyone can work with it easily.
The French are better lovers than the Germans.
- Fransızlar Almanlardan daha iyi dostlar.
Hey, pal, are you thinking what I think you think I'm thinking, or are you thinking what you thought I've been thinking? Wait, who are you anyway?
- Hey, dostum, sen ne düşündüğümü düşündüğünü düşündüğümü düşünüyor musun yoksa ne düşündüğümü düşündüğünü mü düşünüyorsun? Bekle, her neyse sen kimsin?
They were talking together like old pals.
- Onlar eski dostlar gibi birbiriyle konuşuyorlardı.