dostluk

listen to the pronunciation of dostluk
Türkisch - Englisch
friendship

The United States had a treaty of friendship with Mexico. - Amerika Birleşik Devletleri'nin Meksika ile bir dostluk antlaşması vardı.

We are bound to each other by a close friendship. - Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.

relationship
fellowship
companionship
connexion
trawler
amity
neighborliness
good fellowship
friendship, amity, concord; company
neighbourliness [Brit.]
attachment
camaraderie

All I want is some camaraderie. - Bütün istediğim biraz dostluk.

friendliness

No one expects friendliness these days. - Bu günlerde hiç kimse dostluk beklemiyor.

Friendliness is a thing of the past. - Dostluk geçmiş hakkında bir şeydir.

{i} neighbourliness
intimacy
amicability
comradeship
concord
society
cordiality
congeniality
dostluk maçı
friendly
dostluk kurmak
make friends with
dostluk kurmaya çalışmak
cultivate a friendship
dostluk kurmaya çalışmak
cultivate
dostluk kurmak
pick up
dostluk antlaşması
(Politika, Siyaset) treaty of amity
dostluk bağı
cement
dostluk başka, alışveriş başka
(Atasözü) Friendship is one thing, business is another
dostluk eli uzatmak
give a friendly hand
dostluk etmek
to be friends (with)
dostluk etmek
to be friends with
dostluk etmek
be friends with
dostluk kurmak
make friends
dostluk kurmak
to make friends (with)
dostluk kurmak
cotton on to
dostluk maçı
(Spor) friendly game
dostluk maçı
(Spor) friendly game (friendly)
dostluk yemeği
love feast
İş başka dostluk başka
Business is business
kurmak (dostluk)
strike up
rastgele dostluk
pickup
gizli dostluk
secret friendship
iyi niyetli dostluk paktı
(Askeri) cordial treaty pact
rasgele dostluk
pickup
spor yoluyla dostluk
(Askeri) friendship through sport
sıkı dostluk
intimacy
Türkisch - Türkisch
Dost olma durumu; dostça davranış
Dostça davranış: "Kayınpederinden gördüğü dostluğa karşı kendisine bir yazlık takım ısmarladı."- R. H. Karay
Dost olma durumu
(Osmanlı Dönemi) HULULE
(Osmanlı Dönemi) MUSADEKA
(Osmanlı Dönemi) MÜVALAT
(Osmanlı Dönemi) HUBBE
(Osmanlı Dönemi) VELAYET
(Osmanlı Dönemi) YÂRÎ
(Osmanlı Dönemi) BİTANE
dostluk etmek
Yakınlık kurmak, dost gibi candan davranmak
dostluk
Favoriten