doruktaki

listen to the pronunciation of doruktaki
Türkisch - Englisch
apical
of a meristem: situated at the growing tip of the plant or its roots, in comparison with intercalary growth situated between zones of permanent tissue
of or connected with the apex
{s} relating to or near the apex, near the top; pronounced using the tip of the tongue (Phonetics)
At or belonging to an apex, tip, or summit
doruk
(Hukuk) climax
doruk
peak

The peak of mount Everest is the highest spot in the world. - Everest dağının doruk noktası dünyada en yüksek noktadır.

The excitement reached its peak. - Heyecan doruk noktasına ulaştı.

doruk
{i} culmination
doruk
zenith
doruk
pinnacle
doruk
corona
doruk
mode
doruk
ultimate
doruk
high-water mark
doruk
spike
doruk
crown
doruk
summit
doruk
top
doruk
apex
doruk
cusp
doruk
high

Prices have reached a 13-year high. - Fiyatlar on üç yılın doruk noktasına çıktı.

The peak of mount Everest is the highest spot in the world. - Everest dağının doruk noktası dünyada en yüksek noktadır.

doruk
acme
doruk
crest
doruk
height
doruk
vertex
Doruk
(isim) Peak of the mountain
doruk
sum
doruk
heyday
doruk
high tide
doruk
apical
doruk
apogee
doruk
summit, peak, apex, top
doruk
summit, peak, apex, acme, top
doruk
(Askeri) top of hill
doruk
meridian
doruk
climax (of a play)
doruk
noon
doruk
highwater
doruk
{i} hilltop
doruk
mountaintop
doruk
eminencecy
Türkisch - Türkisch

Definition von doruktaki im Türkisch Türkisch wörterbuch

DORUK
En üstün başarı düzeyi: "Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer."- T. Buğra
DORUK
Dağ, ulu ağaç gibi yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika
doruk
En üstün başarı düzeyi
doruk
örülen çorabın burun kısmı
doruk
Ladin ağacı
doruktaki
Favoriten