Şimdi eksantrik olun. Mor giymek için yaşlılığı beklemeyin.
- Be eccentric now. Don't wait for old age to wear purple.
Ayakkabıyı çorap olmadan giymek hoşuma gidiyor.
- I don't like to wear shoes without socks.
Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
- Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
- Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
Parkta beyzbol oynama.
- Don't play baseball in the park.
Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
- Having done my homework, I watched the baseball game on television.
Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun?
- Why don't you try to behave like a gentleman?
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
- Why don't you give your seat to that old gentleman?
Ben vekil öğretmeni sevmiyorum.
- I don't like the substitute teacher.
Neden öğretmenine danışmıyorsun?
- Why don't you ask your teacher for advice?
Don't keep me on tenterhooks!
- Don't keep me in suspense!
There is frost on the grass.
- Çİmin üzerinde don var.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer.
- Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.
Please freeze the fish and meat.
- Lütfen balığı ve eti dondurun.
Tom has never bought frozen apples.
- Tom asla dondurulmuş elma almadı.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
We were nearly frozen to death.
- Neredeyse donarak ölüyorduk.
I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
- Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
We came dangerously close to freezing to death.
- Neredeyse donarak ölecektik.
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
It should be freezed!
- Dondurulması gerekir.