dondurucu

listen to the pronunciation of dondurucu
Türkisch - Englisch
freezing

Tom and Mary swam in the freezing lake. - Tom ve Mary dondurucu gölde yüzdü.

Tom jumped into the freezing water. - Tom dondurucu suya atladı.

chilling
condensing
refrigeratory
refrigerate
perishing
refrigerant
cryo
freezing; cold, chilling
deep-freezer
freezing, cold, chilling, frosty, frigid; freezer
nipping
freezer

I put the meat we just bought in the freezer. - Az önce aldığımız eti dondurucuya koydum.

Tom put the ice cream in the freezer. - Tom dondurmayı dondurucuya koydu.

cutting
frosty
withering
frigid
deep freezer

Relevante Übersetzungen

dondurucu cihaz
freezer
dondurucu hava deposu
(Askeri) freezer storage
dondurucu soğuk
freezing cold
dondurucu soğuk
freeze
dondurucu bir biçimde
frostily
dondurucu bozuldu
The freezer is broken
dondurucu hava
freezing weather
dondurucu işlevi gören vagon
refrigerator car
dondurucu kimyasal madde
cryogen
dondurucu madde
freezant
dondurucu olmak
freeze
dondurucu soğuk
freeze up
dondurucu soğuk
perishing cold
dondurucu soğuk
nip
dondurucu sıvı
(Fizik) cryogenic liquid
derin dondurucu
(Denizbilim) deep-freze
derin dondurucu
(Gıda) deep-freeze
derin dondurucu
freezing compartment
derin dondurucu
freezer

There's ice cream in the freezer. - Derin dondurucuda dondurma var.

We have a freezer in the basement. - Bodrumda bir derin dondurucumuz var.

derin dondurucu
deep freeze
kan dondurucu
gory
plaka tip dondurucu
plate freezer
plaka tipi dondurucu
plate freezer
Türkisch - Türkisch
Donmaya yol açan, donduran
Donmaya yol açan, donduran şey. Çok soğuk, çok üşüten hava
Çok soğuk, çok üşüten

Relevante Übersetzungen

derin dondurucu
Besinleri bozulmadan uzun süre saklayan kapalı dolap
derin dondurucu
Buzdolabında besinleri bozulmadan uzun süre saklayan bölüm