When Mary went to cook dinner, she found that her potatoes had sprouted in the cupboard.
- Mary akşam yemeği pişirmeye gittiğinde, dolaptaki patateslerinin çimlenmiş olduğunun farkına vardı.
All of the money in the cupboard was stolen.
- Dolaptaki bütün para çalındı.
In the wardrobe, there is... I'm not saying what's in the wardrobe; that is remaining my great secret.
- Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
The keys are in the wardrobe.
- Anahtarlar dolaptadır.
Tom took a cup out of the cabinet.
- Tom dolaptan bir fincan çıkardı.
Food and cookware are stored in kitchen cabinets.
- Gıda ve tencere seti mutfak dolaplarında saklanır.
I found a box of Tom's things in the closet.
- Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.
He came across some old documents in the closet.
- Dolapta bazı eski belgelere rastladı.
The Ferris wheel is my favorite.
- Dönme dolap benim favorimdir.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
I drank some of the milk and kept the rest in the refrigerator.
- Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.
There is some milk in the fridge.
- Dolapta biraz süt var.
I wonder what's left in the fridge.
- Dolapta ne kaldığını merak ediyorum.
He is up to some monkey business.
- O, bir dolap çeviriyor.
Tom suspects that Mary and I are plotting something.
- Tom, Meryem ile benim bir dolap çevirdiğimizden şüpheleniyor.
Tom schemed to destroy the project.
- Tom projeyi yok etmek için bir dolap çevirdi.
The lockers are the property of the school and may be searched without cause.
- Dolaplar okulun malıdır ve sebepsiz aranabilir.
The school searched the students' lockers.
- Okul öğrencilerin dolaplarını aradı.
The Ferris wheel is my favorite.
- Dönme dolap benim favorimdir.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.