dolaştır

listen to the pronunciation of dolaştır
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) route
(Bilgisayar) routing
entangle
{f} entangling
embrangle
dolaş
circulate

I become a transparent eyeball; I am nothing; I see all; the currents of the Universal Being circulate through me; I am part or particle of God. - Ben saydam bir göz küresi olurum; ben hiçbir şeyim; Ben her şeyi görürüm; Evrensel varlığın akımları beni dolaşır; Ben Allah'ın parçası ya da parçacığıyım.

A rumor circulated through the city. - Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.

dolaş
got about
dolaş
cruise along
dolaş
{f} stroll

I was strolling down the avenue. - Sokakta dolaşıyordum.

I strolled along the streets to kill time. - Zaman geçirmek için caddelerde dolaştım.

dolaş
take trips
dolaş
divagate
dolaş
get about
dolaş
{f} cruise

Tom cruised down Park Street in his new sports car. - Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.

belge dolaştır
(Bilgisayar) route document
izleyici dolaştır
(Bilgisayar) tracer navigate
Türkisch - Türkisch

Definition von dolaştır im Türkisch Türkisch wörterbuch

dolaş
bakınız: sarmaş dolaş
dolaştır
Favoriten