Have you ever touched a dolphin?
- Hiçbir yunusa dokundun mu?
Tom touched Mary's shoulder.
- Tom Mary'nin omzuna dokundu.
She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
- O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder.
- Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.
Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
- Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
Your dress is touching the wet paint.
- Elbiseniz ıslak boyaya dokunuyor.
The huge building seemed to touch the sky.
- Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.
Don't touch that pan! It's very hot.
- O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.