The incident was so poignant.
- Olay çok dokunaklıydı.
The eating of delicious food is one of the most intense and poignant pleasures of life.
- Lezzetli yiyecek yemek, hayatın en yoğun ve dokunaklı zevklerinden biridir.
This song is very touching.
- Bu şarkı çok dokunaklı.
The next verse is even more touching.
- Bir sonraki ayet bile daha dokunaklı.
When we were small, father used to read us moving stories.
- Biz küçükken babam bize dokunaklı hikayeler okurdu.
Sami's testimony was extremely moving.
- Sami'nin ifadesi son derece dokunaklıydı.
I am not an eloquent person.
- Ben dokunaklı konuşan bir kişi değilim.
Her face was eloquent of her sorrow.
- Onun yüzü üzüntüsü yüzünden dokunaklıydı.
What a pathetic story!
- Ne dokunaklı bir hikaye!