Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
- We'll do it when we have time.
Onu kendin yapmalısın.
- You must do it yourself.
Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
Neler olup bittiğine dair bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something about what's going on.
Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.
- All you have to do is to do your best.
Sizden görevinizi yapmanızı isteyeceğim.
- I'm going to ask you to do your duty.
He was upstairs doing it with her.
A green shirt with orange slacks really doesn’t do it for me, I’m afraid.