The brain damage was congenital.
- Beyin hasarı doğuştandı.
He has natural gifts.
- Onun doğuştan yetenekleri var.
Tom is a natural-born teacher.
- Tom bir doğuştan öğremen.
Generosity is innate in some people.
- Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.
Even small children have an innate sense of what's fair and what's not.
- Küçük çocukların bile neyin adil olduğu ve neyin olmadığı konusunda doğuştan gelen bir duyusu vardır.
He has a naturally good memory.
- O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.
I think Tom sounds like a native French speaker.
- Sanırım Tom doğuştan Fransızca bilen biri gibi geliyor.
He is a native English speaker.
- O, doğuştan İngilizce konuşan biridir.
He is a poet by birth.
- O, doğuştan bir şairdir.
He is French by birth, but he is now a citizen of the USA.
- Doğuştan Fransızdır ama o şimdi bir ABD vatandaşı.
Tom is a born leader.
- Tom doğuştan liderdir.
Tom was not born blind.
- Tom doğuştan kör değildi.
He has natural gifts.
- Onun doğuştan yetenekleri var.