dizili

listen to the pronunciation of dizili
Türkisch - Englisch
in file
strung
delaminated
arranged
(Bilgisayar) indexed
print. typeset; set (type)
lined up, arranged in a row, series, or in order
strung (beads, tobacco leaves, etc.)
in train
dizi
{i} string

A string of disasters struck the region. - Bir dizi felaket bölgeyi vurdu.

dizi
sequence

There are many examples of the Fibonacci sequence in nature. - Fibonacci dizisinin doğada çok örneği vardır.

Nobody could remember the sequence of events. - Hiç kimse olaylar dizisini hatırlayamadı.

dizili arama
(Bilgisayar,Teknik) ordered seek
dizili açılımı
(Matematik) expansion in a series
dizili sıralı kütük
(Bilgisayar,Teknik) ordered serial file
dizi
{i} queue
dizi
{i} range
dizi
serial

Our new serial thriller begins at 7.30 this evening. - Bizim yeni polisiye dizimiz bu akşam saat 7.30'da başlıyor.

Some people watched TV serials every evening. - Bazı insanlar her akşam televizyon dizilerini izlediler.

dizi
{i} order
dizi
(Muzik) gamut
dizi
kit
dizi
(Askeri) frequency
dizi
(Denizbilim) light chain
dizi
(İnşaat) ply
dizi
strip
dizi
batch
dizi
paradigm
dizi
(Bilgisayar) thread
dizi
procession
dizi
(Muzik) scale
dizi
stack
dizi
consecution
dizi
succession
dizi
rank
dizi
course
dizi
series

What's your favorite TV series? - En sevdiğin TV dizisi hangisidir?

They gave a series of concerts. - Onlar bir dizi konser verdiler.

dizi
line

The traffic was very heavy. The cars were lined up bumper to bumper. - Trafik çok yoğundu. Arabalar tampon tampona dizilmişti.

I bought a set of table linen. - Bir dizi masa örtüsü ve peçete aldım.

dizi
row
dizi
round

Most analysts expected that Tom's offer would set off a new round of bidding for Mary. - Araştırmacıların çoğu, Tom'un teklifinin Mary'ye bir dizi yeni teklifler gelmesine neden olacağı kanısında.

dizi
battery
dizi
catena
dizi
chain

A chain of events led to the outbreak of the war. - Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.

art arda dizili
tandem
dizi
train
dizi
mus. scale
dizi
array , Series
dizi
tier
dizi
set

Give me the other set of keys, Tom. - Bana diğer anahtar dizisini ver, Tom.

Most analysts expected that Tom's offer would set off a new round of bidding for Mary. - Araştırmacıların çoğu, Tom'un teklifinin Mary'ye bir dizi yeni teklifler gelmesine neden olacağı kanısında.

dizi
cin. serial, serialized film
dizi
series, serial; string; row, line; series; paradigm; scale; progression, series; file
dizi
rope
dizi
progression
dizi
cycle
dizi
string (of beads)
dizi
row, line
dizi
(Matematik) progression; series
dizi
cluster
dizi
(Nükleer Bilimler) array
faz dizili ikaz sistemi
(Askeri) phased array warning system
Englisch - Englisch

Definition von dizili im Englisch Englisch wörterbuch

dizi
A transverse flute with a buzzing membrane used in Chinese music, usually made of bamboo
Türkisch - Türkisch
Dizilmiş olan, sıralanmış, mürettep
dizi
Saf durumundaki bir kıtanın, birbiri arkasında duran erlerine verilen ad
dizi
Yan yana, art arda veya zaman sırasına göre sıralanmış birbiriyle ilişkili nesne veya olayların oluşturduğu bütün sıra
dizi
Değerleri artarak veya eksilerek art arda gelen terimler takımı
dizi
Bir oktavın içinde sıralanan sekiz sesin bütünü
dizi
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri
dizi
Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk gibi şeylerin oluşturduğu bütün, sıra
dizi
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri: "İşte bütün eserlerini bir araya toplayacak olan bu dizinin başına yazılacak ön söz."- A. Ş. Hisar
dizi
Aynı söz dizimsel bağlam içinde birbirinin yerini alabilecek olan ve güçlü bir karşıtlık bağlantısı kuran ögelerin oluşturduğu bütün, paradigma
dizi
Dizi film
dizili
Favoriten