Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
O kitabı hiç okumadım.
- I never read that book.
Hafta sonları asla çalışmam.
- I never work on weekends.
O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- He left Japan never to come back.
Tom hiç bir zaman tek başına Boston'a gitmene izin vermeyecek.
- Tom is never going to let you go to Boston by yourself.
Ben hiç bir zaman bir kişiye söz vermedim.
- I never promised anybody anything.
Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.
- My grandmother never changed her style of living.
Hiçbir zaman savaşlara inanmadım.
- I have never believed in wars.
Dedem ve büyükannem sütlü kahveyi katiyen sevmezlerdi.
- My grandparents never liked coffee with milk.