Banka müdürü, kasiyerlerden birine güvenmedi.
- The bank manager distrusted one of the cashiers.
Onlara her zaman güvenmedim.
- I've always distrusted them.
Tom'dan her zaman şüphe duydum.
- I've always distrusted Tom.
Ondan her zaman kuşkulandım.
- I've always distrusted him.