Ken'i kovmak zorundayım.
- I have to dismiss Ken.
O bir bahçıvanı işten çıkardı.
- She dismissed a gardener.
Tom Mary'nin söylediğini açığa çıkardı.
- Tom dismissed what Mary was saying.
Fabrikanın patronu tarafından kovuldu.
- He was dismissed by the boss of the factory.
Onun kovulması garip.
- It is strange for him to be dismissed.
Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
- The manager threatened him with dismissal.
Saygısız insanlardan nefret ederim.
- I hate dismissive people.
Kibirli olduğunuzu bilmiyor musunuz?
- Don't you know that you're being dismissive?
Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
- The manager threatened him with dismissal.
O erkeklerin çoğunu işten kovdu.
- He dismissed most of his men.
Onun kovulması garip.
- It is strange for him to be dismissed.
He was dismissed for 99 runs.
He dismissed all thoughts of acting again.
The soldiers were dismissed after the parade.
The company dismissed me after less than a year.
The court dismissed the case.